SEO’nun tanımı değişti, reklam alımı yapay zekâya teslim edildi, veri kullanımı tamamen yeniden yazıldı. Dijital pazarlama artık sadece görünür olmakla değil, doğru içeriği doğru anda sunmak, kullanıcıya güven vermek ve teknolojiyi stratejik kullanmakla kazanılıyor.
Kaynak: Speed Dijital
Dijital pazarlama son birkaç yılda sadece teknolojiyle değil, aynı zamanda kullanıcı beklentileri ve regülasyonlarla da sarsıcı bir dönüşüm yaşadı. Eskiden bir kampanyanın başarısı; doğru kanala yatırım yapmak, çarpıcı görseller ya da videolar üretmek ve hedefleme yeteneklerini agresif kullanmakla ölçülürdü. Ancak medya dünyası artık içeriğin görünürlüğü, reklam yatırımlarının getirisi ve veri yönetimi gibi temel başlıklarda yeni kurallarla karşı karşıya.
Reklam ajansları, medya planlama ekipleri ve marka yöneticileri için bu dönüşüm; sadece teknik detaylarla sınırlı değil. Markalar, daha etik, daha şeffaf ve teknolojiyi çok daha bilinçli kullanan stratejilerle ilerlemek zorunda. Artık işin özü, kullanıcıya nasıl ulaştığınız, hangi veriyi hangi etik çerçevede kullandığınız ve hangi teknolojiyle nasıl entegre çalıştığınızla doğrudan bağlantılı. Gelin, özellikle medya ve reklam sektörünü doğrudan etkileyen bu 3 başlıktaki dönüşüme sektör örnekleriyle birlikte daha yakından bakalım.
Arama motorları yalnızca Google’dan ibaret değil ve artık yalnızca listeleme değil, doğrudan bilgi sunma odaklı. ChatGPT, Google SGE (Search Generative Experience) ve Perplexity gibi yapay zekâ tabanlı arama araçları, kullanıcıların detaylı ve yapılandırılmış cevaplar aldığı yeni arayüzler sunuyor.
Özellikle içerik üreten medya markaları için SEO, yıllardır ziyaretçi trafiği yaratmanın temelidir. Ancak artık arama motorları bilgi kutucukları, önerilen cevaplar ve yapay zekâ özetleri ile kullanıcıya sayfanıza uğramadan bilgi vermeyi başarıyor. Bu da görünür olmanın yeterli olmadığını, “doğrudan yanıta dönüşen içerikler üretmenin” zorunlu hale geldiğini gösteriyor.
Yeni içerik stratejilerinde öne çıkan unsurlar:
SEO artık sadece tıklama almak değil, doğru içeriği doğru biçimde sunarak “doğrudan yanıtlara” dönüşebilmek anlamına geliyor.
Bir haber sitesi, "2025 reklam trendleri" başlığıyla içerik üretirken yalnızca anahtar kelimelere değil, “Reklam bütçelerinde AI kullanımı artıyor mu?” gibi sık sorulan sorulara kısa, net ve yapılandırılmış yanıtlar üretirse; hem SEO görünürlüğü artar hem de yapay zekâ tabanlı aramalarda öne çıkma şansı yakalar.
Yayıncılarla çalışan ajanslar, içerik stratejilerini sadece Google sıralamasına göre değil, ChatGPT ya da SGE gibi araçlarda nasıl öne çıkabilecekleri yönünde revize etmeli. Artık “SEO uyumlu” değil, “AI uyumlu” içerik üretimi konuşuluyor.
Google ve diğer platformların üçüncü taraf çerezleri devre dışı bırakmasıyla, veri toplama ve hedefleme yöntemleri baştan aşağı değişti. Markalar artık kullanıcının izniyle toplanan birinci parti verilere yönelmek zorunda. Bu, sadece teknik değil, aynı zamanda etik bir dönüşüm anlamına geliyor.
Çerezlerin sonuna yaklaştığımız bu dönemde, medya planlama ekiplerinin hedefleme kabiliyeti ciddi ölçüde değişiyor. Klasik DMP’ler (data management platform) üzerinden yapılan hedeflemeler etkisini kaybederken, markaların kendi veri kaynaklarına yatırım yapmaları bir zorunluluk haline geldi.
Bu yeni düzende pazarlamacıların öncelikleri şunlar oluyor:
Bir e-ticaret markası, kendi sadakat programı üzerinden elde ettiği alışveriş verisini medya ajansıyla paylaştığında; bu veriler doğrudan Google Ads veya Meta Business üzerinden kampanyalara entegre edilebiliyor. Böylece yüksek dönüşüm sağlayan segmentler, üçüncü taraf çerezlere ihtiyaç duymadan hedeflenebiliyor.
Ajansların bu yeni düzende rolü; sadece medya planı yapmak değil, markanın veri stratejisine danışmanlık vermek haline geldi. Veri toplama ve aktivasyon süreçlerinde IT, hukuk ve CRM ekipleriyle yakın çalışmak ajanslar için rekabet avantajı sağlıyor.
Programatik reklamcılık ve yapay zekâ destekli kampanya yönetimi, medya planlamada birçok süreci hızlandırdı. Ancak algoritmaların karar verdiği bir dünyada, kampanya kurgusunun vizyonu hâlâ insanlara ait olmalı. Aksi halde otomasyon, yanlış hedeflemeler ve marka değerine zarar veren yerleşimlerle sonuçlanabilir.
Birçok pazarlama ekibi şu dengeyi kurmaya çalışıyor:
Bir FMCG markasının 8 ülkede yürüttüğü dijital kampanya, tüm bölgelerde yapay zekâ ile optimize edildi. Ancak Türkiye pazarındaki tüketici davranışları farklı olduğundan, yerel medya planlama ekibi algoritmanın önerdiği YouTube kanal listesini manuel olarak revize etti. Sonuç olarak hem marka algısı korundu hem de etkileşim oranı %22 arttı.
Yapay zekâya bırakılan medya satın alımı, yerel içgörüyle kontrol edilmediğinde hataya açık hale gelir. Ajanslar; otomasyonla insani sezgiyi birleştiren “yarı otomatik medya modelleri” geliştirmeli.
Markaların kullandığı pazarlama teknolojileri (MarTech), son yıllarda oldukça karmaşıklaştı. E-posta otomasyonu bir platformda, veri görselleştirme başka bir yerde, içerik yönetimi farklı bir sistemde ilerliyor. Bu da medya ve reklam ekipleri için zaman kaybı ve veri bütünlüğü sorunları yaratıyor.
Günümüzde trend, daha entegre ve merkezi çözümler kullanmak. Tüm kampanya süreçlerini tek platformdan yönetmek; içerik, reklam, veri ve CRM sistemlerini bir arada koordine etmek artık daha değerli.
Bu hem maliyetleri düşürüyor hem de karar süreçlerini hızlandırıyor. Ayrıca AI destekli pazarlama platformları, bu entegrasyonları daha akıllı hâle getirerek gerçek zamanlı öneriler sunabiliyor.
Bir perakende markası, içerik takvimini Notion’da, reklam kampanyalarını Meta Business’ta, satış verilerini ise farklı bir Excel sisteminde takip ederken, son 6 ayda HubSpot gibi entegre bir CRM ve kampanya platformuna geçerek tüm süreci tek panelden yönetmeye başladı. Kampanya hazırlık süresi %35 kısaldı, veri tutarsızlıkları neredeyse sıfırlandı.
Ajanslar, sadece kampanya fikri üretmekle kalmamalı; markaya hangi platformun hangi iş ihtiyacını çözdüğünü gösteren danışmanlık da sunmalı. Kullanıcı dostu ve birbiriyle konuşabilen araçları entegre etmek, sadece IT değil medya ekiplerinin de konusu haline geldi.
Bugünün dijital pazarlama dünyasında başarılı olmak için artık sadece “çok reklam veren” değil, doğru veriyi etik biçimde kullanan, kullanıcıyı anlayan ve teknolojiye stratejik yaklaşan markalar öne çıkıyor. GEO ile yeniden tanımlanan SEO anlayışı, birinci parti veri ile inşa edilen güven ilişkisi, yapay zekâyla desteklenen ama insan tarafından yönlendirilen reklam stratejileri ve sadeleşmiş teknoloji altyapısı bu dönüşümün temel taşlarını oluşturuyor.
Bu değişime ayak uydurmak isteyen markalar için en önemli soru şu: “Dijital araçlara sahip misiniz, yoksa bu araçları akıllıca kullanma stratejiniz var mı?”
Soru |
Neden Önemli? |
İçeriğiniz AI tabanlı aramalarda öne çıkacak şekilde yapılandırıldı mı? |
SEO artık sadece arama motorları için değil, yapay zekâlar için de optimize edilmeli. |
Kullanıcı verisini nasıl topluyor, nasıl saklıyor ve nasıl aktifleştiriyorsunuz? |
Güven temelli bir pazarlama stratejisi kurmanın temeli artık veri şeffaflığı. |
Reklamlarınız yapay zekâ ile yönetiliyor ama siz kontrol ediyor musunuz? |
Otomasyonun sunduğu hız, stratejik kontrolle desteklenmediğinde risklidir. |
MarTech yapınız sade mi, yoksa işler karmaşık platformlar arasında mı kayboluyor? |
Operasyonel verimlilik ve kampanya başarısı doğrudan teknoloji entegrasyonuyla bağlantılı. |
Bu dönüşümün ortasında olan ajanslar ve markalar için fırsat çok. Ancak başarı; sadece bütçeyle değil, vizyon, teknoloji okuryazarlığı ve kullanıcıya saygı ile mümkün.
İlginizi çekebilir: Google Arama’da Yapay Zekâ Destekli AI Modu: Yeni Özellikler ve Etkileri
Ahmet EKİNLER – Chief Officer
Ebru Kuzucu
13.06.2025
Hasan Yılmaz
16.06.2025