ESCimage
imageSpeed News

Pandemi döneminde korku sineması

Pandemi döneminde korku sineması

Kaynak: Serra Karahan

Mart 2020’de pandemi gerçeğiyle yüzleştiğimizde tüm insanlık olarak çok zor bir tecrübe yaşadık. Yaşanan kayıplar, ölüm korkusu, sokağa çıkma yasakları… Bütün bunlar pek çoğumuz için büyük bir travmaya eşitti. Farkında olsak da olmasak da bedenlerimiz bu travmanın kaydını tuttu ve bu dönem karşımıza çıkan zorluklarla baş etme konusunda her birimizi farklı stratejiler geliştirmeye zorladı.

Pandeminin patlak vermesiyle değişen yaşam tarzları, insan ilişkileri, iletişim ve çalışma modelleri; hemen her sektörde gerçekleşen büyük çaplı işten çıkarmalar gibi etkenler tüm sektörleri olduğu gibi kültür-sanat dünyasını da derinlemesine etkiledi ve büyük bir belirsizlik içinde bıraktı. Mart 2020'de başlayan salgınla Hollywood sineması da, bu zorlayıcı gerçekliğe uyum sağlamakta zorlandı. Fakat korku janrının, herkeste büyük travmalara neden olan bu küresel  sağlık krizini fırsata çevirdiğini söylemek kesinlikle yanlış olmaz. (Bu janrın toplumsal ve siyasi olaylardan çokça etkilendiğini hatta janrın tarihine baktığımızda bazı alt türlerin (ufo istilası filmleri, zombi filmleri gibi) çıkış sebeplerinin direkt toplumsal olaylarla olan bağını hatırladığımızda aslında pandemi döneminde sinema tarihine adını yazdıran bu yaratıcı çıkışların çok da şaşırtıcı olmadığı ortada.)

Özellikle 2020 ve sonrasında gelen iki yıllık süreçte ticari anlamda son derece karlı ve senaryo anlamında çok orijinal bazı korku yapımlarının ortaya çıkışına tanıklık edildi. Korku janrı, 2020'de normalin neredeyse iki katıyla tarihteki en büyük gişe payını elde etti, ardından 2021'de kendi rekorunu kırarak bu galibiyetin tesadüf olmadığını kanıtladı.

4 milyon dolarlık bir bütçeyle dünya çapında 42 milyon dolar kazanan Zach Cregger imzalı 2022 yapımı Barbarian filmi bunlardan biri oldu. Scott Derrickson'ın çocuk kaçırma temalı doğaüstü filmi The Black Phone (2021), 16 milyon dolarlık bütçesiyle küresel gişede 161 milyon dolar hasılat yaptı. Us(2019) ve Get Out(2017) filmleriyle herkesin ağzını bir karış açık bırakan sıra dışı zihinli yönetmen Jordan Peele’nin Nope(2022) filmi, 2019 yapımı Us filminden sonra en iyi açılışı yaptı. Daha önce kısa filmleriyle tanınan Parker Finn’in jumpscare[1] filmi Smile(2022), etkili bir pazarlama kampanyasının da yardımıyla 17 milyon dolarlık bir bütçeyle 167 milyon dolar hasılat elde etti. 

Janrın finansal refahının korku filmlerinin genelde diğer türlere kıyasla çok ucuza çekilebilmesinden kaynaklandığı söylenebilse de  pandemi döneminde artan bu popülaritenin bir diğer sebebi de aslında tamamen “psikolojik”. Salgının sebep olduğu sokağa çıkma yasağı ve zorunlu karantina gibi fiziksel kısıtlamalar, insanlığın özellikle son yıllarda pençesinde olduğu teknoloji bağımlılığını hicvetme gayesiyle masaya oturan korku türüne tutkun yazar ve yönetmenlere ilham kaynağı oldu. Sokağa çıkma yasağı sırasında Zoom aracılığıyla düzenlenen bir seans için medyum kiralayan altı arkadaşın başlarından geçen ürkütücü olayların anlatıldığı Rob Savage imzalı siber gerilim/korku filmi Host (2020) bunlardan biriydi. Jane Schoenbraun'un drama ve korku türlerini başarılı bir şekilde harmanlayan rahatsız edici filmi We're All Going to the World's Fair (2021) filmi, çatı katındaki yatak odasında kendini çevrimiçi bir role-playing oyununa kaptıran ergen protagonist Casey üzeriden, Skype ve YouTube’u da işin içine katarak son dönem yaşanan sosyal yabancılaşmanın derinlemesine bir incelemesini sundu. 

Pandemi döneminde korku türünün bu denli öne çıkmasına sebep olan bir diğer psikolojik sebep ise, diğer tür filmlerin yapamayacağı bir şekilde, hastalanma korkusu ve sevdiklerini kaybetme korkusu kaynaklı psikolojik tükenmişlik ve travmanın ardından bir tür arınma imkanı sağlaması. Science Direct tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırma, korku hayranlarının ve hastalık derecesinde meraklı izleyicilerin COVID-19 sırasında daha fazla dayanıklılık ve daha az psikolojik sıkıntı sergilediğini öne sürerek bu fikri destekliyor. 

Bu çalışmanın arkasındaki araştırmacı bilim insanı Coltan Scrivner, korku filmlerinin şu anda bu kadar popüler olmasının bir nedenini, dünyanın son birkaç yıldır çok ciddi değişimlerden geçmesine ve insanların çok büyük korkularla yüzleşmek durumunda kalmalarına bağlıyor. Scrivner, Steven Soderbergh'in 2011 yapımı gerilim filmi Contagion gibi filmlerin, yalnızca virüslere yönelik korkularımızı değil, aynı zamanda onlara verdiğimiz tepkileri de aşmamıza sembolik olarak yardımcı olan bir korku hikayesi örneği olarak işaret ediyor. Scrivner “gerçek neticeleri olan bir şeyden korkmak berbat” diye devam ediyor. "Gerçek dünyada bir şey hakkında korkmak veya endişelenmek iyi hissettirmiyor ve genellikle bu tür duygulardan kaçmaya çalışıyoruz. Fakat bu korku öğesi kurmaca bir şey olduğunda kaygı duyabiliyorsanız, bu kaygının ya da korkunun kaynağı üzerinde biraz daha fazla kontrol sahibi olabiliyorsunuz.” Özellikle evde bir korku filmi izlerken, sesi kısmak, ışıkları açık tutmak, filmi bir arkadaşla izlemek veya önceden spoiler aramak kontrolü ele alma konusunda yardımcı olabilecek yöntemlerden bazıları. Scrivner, bu tarz bir korku deneyimin hayattaki endişelerimizi azaltabileceğini belirtiyor ve vücudumuzun ve zihnimizin korkutucu kurgusal simülasyonlara maruz kaldıktan sonra bir tür arınmadan geçtiğini de ekliyor. 

Sonuç olarak bizi ürkütecek, korkutacak rahatsız edecek bir şeyi gerçek olmadığını bilerek izlemenin son derece tatmin edici bir yanı var. Korku filmi izlemek demek evinizin rahatlığında adrenalin yaşamak demek. Pandemi de bu anlamda hem yaratıcı ekibin hem de korku filmi tutkunlarının ekmeğine yağ süren büyük imkanlar sundu.

Kaynakça: https://www.thedailybeast.com/from-smile-to-nope-how-horror-became-the-defining-genre-of-the-pandemic?ref=scrollhttps://tr.wikipedia.org/wiki/Jump_scare


[1] Jump scare, genellikle korku filmlerinde ani bir değişiklikle izleyicileri korkutmak için kullanılan bir tekniktir. 1980'lerden beri filmde yaygın olan Jump scare, korku filmlerinin en temel yapı taşlarından biri olarak tanımlanmaktadır. Jump scare, filmlerde film müziğinin sessiz olduğu ve endişe verici bir şey olmasının beklenmediği anlarda görünerek izleyiciyi şaşırtabilir.

image

İlk yorumu sen yazmak ister misin?

Paylaş